2000’lerin başından itibaren ivme kazanan teknoloji atılımlarıyla, dünyamız baş döndürücü bir hıza ulaştı. Gelişmelerin ve yeniliklerin hızı öyle bir seviyeye ulaştı ki; kimi zaman bir değişiklikten haberdar olduğumuzda, o değişikliğin yerini çoktan bir diğerinin aldığı durumlar bile ortaya çıkabiliyor. Tüm bu hız ve koşuşturmaca içinde insan, doğası gereği dönüp ardına bakmaya başlıyor. Hepimiz zaman zaman geçen zamanı geri getirmek, geçmişte yaşadığımız tatlı hatıraları yeniden yaşamak gibi bir romantizme kapılırız. Retro dekorasyon da işte tam olarak bu iç görüden yola çıkılarak oluşturulmuş bir kavram.
Zamanda Yolculuk
Zamanda yolculuk insanoğlunun kafa yorduğu bir konu. Her ne kadar bu alanda hayli teorik hatta belki biraz fazla teorik çalışmalar olsa dahi, anladığımız anlamıyla yani Hollywood’un sık sık konu edindiği şekilde fiziksel olarak geçmişteki bir tarihe gitmek mümkün olmadığı gibi bunun bir gün mümkün olup olamayacağı da belirsiz. Fakat en azından bir anlığına geçmişte yani geride bıraktığımız o güzel günlerde hatta bunun da ötesinde annelerimizden, babalarımızdan dinlediğimiz o efsane yıllarda yaşıyormuş hissine kapılabilmemiz retro mobilya dekorasyonu ile mümkün.
Doğru Döneme Gitmek
Evet, zaman yolculuğunu en azından hissiyat olarak yaşamak, Retro konseptiyle mümkün fakat dekorasyon aşamasında bu konuda yapılan çok önemli yanlışlıklar söz konusu. Bu yanlışlıklar nedeniyle bazen farklı zamanların karmaşası arasında boğulduğumuz kötü örneklerle sık sık karşılaşabiliyoruz. Retro mobilya tasarımı belli bir dönemi yansıtmak üzere, bire bir o dönemde tasarlanmış mobilyaların günümüz teknolojisiyle harmanlanarak yeniden sunulması temeline dayandığından, Retro dekorasyona karar verildiğinde ilk yapılması gereken, dekore edilecek alanın hangi dönemi yansıtmasını istediğine karar vermek. Retro füzyon kaldıran bir alan olmadığından, gitmek istediğimiz dönemi seçerek, yalnızca o dönemin konseptini dekorasyon alanımıza yansıtmak. Daha açıkça ifade etmek gerekirse; efsane 70’lerin, saykodelik desenleri resmedilmiş bir sehpa üstü abajurunun yanına diğer bir efsane olan 80’lerin taşınabilir kaset çalarını yerleştirip ortamı profesyonelce dekore edilmiş bir yaşam alanından ziyade bir antikacıya çevirmemek. Lafın özü ve işin püf noktası; saykodelik desenli bir abajurun yanında durması gereken, aynı dönemin saykodelik tınılarını dinleyebileceğiniz bir pikap olabilir ancak.